Ölüm
İki gün önce annemle konuşuyordum. Dayımın oğlunun belirsizlik içinde yoğun bakımda yatıyor olmasının acısını yaşıyor olmasına bir nevi tanıklık ederken onun derin üzüntüsü bende başka kapılar aralamıştı. Anneme; yapabileceğimiz en güzel şey onu sevgiyle yolculamaktır. Bence üzüntümüzün yanına en çok dualarımızı eklemeliyiz. Bizim yapışıp kaldığımız her şey bize de o’nada acı veriyor demiştim. Ama gençti ona göre… oysa ölümün yaşı yoktu. O’nu sadece yaşlıların hak ettiği yanılgısı bir insan evladına özgüydü. Anneme de dediğim gibi; parçası olduğumuz bizden daha büyük ilahi varlığın Süleyman abiyi daha çok sarıp sarmalayacağına inanıyordum. Sonra hep onun için enerji/şifa size hangisi yakın geliyorsa oturup çalışmak istedim. Ama niyet etmeme rağmen hep koşuşturma içinde devam ediyordum. Komşularımla sözleştiğimiz programı değiştirmediğim için rüzgârlı havada nasıl piknik yapılır diye atmıştık zamanın içine kendimizi☺️ Nasıl olduysa hemencecik o toprağın, yeşilin içinde çalışmıştım. Onun gidişini, saatini derinden hissediyordum. 2 saat sonra haberi gelmişti. Ben sohbetime devam ettim kaldığım yerden çünkü hayatımda birine hürmetimi, sevgimi gösterme şeklim değişmişti. Kuzenim kadim bilgelikte muhteşem bir bir gün olan Akshaya Tritiya gününün etkisiyle Adım atmıştı. Yeni başlangıçlar yapmak, güzel niyetlerle adım atmak için muhteşem bir zamandı. Herkesin kendince acıdığı biri ne kadar şanslıydı kim bilir. Her zaman dediğim gibi toprak güzel şey herkese ve her şeye kucak açıyor. Gerçi ablacığım @salmaneylem “Canım sende herkesi çabucak hemen gömüyorsun. Hasta olana Allah rahmet eylesin diyorsun.O kadar çabukta vazgeçme demişti. “ Ama öğrenmenin yaşı yoktu. Ben de birine olan derin sevgimizin bile bize acı verebileceği gerçeğinden geçmiştim. Bir gün çok sevdiğim kardeşim “ herkes dönsün kendine baksın demişti.” Bunu söylerken kendisinin haklı olduğuna inanıyordu. Bende gerçekten döndüm kendime baktım ne yapıyordum gerçekten. Kardeşimden vazgeçmemek adına yapıştığım tüm her şeyi kendimden veriyordum. O andan itibaren daha çok baktım kendime, değersiz hissettirildiğim bütün yer ve zamanların içinden usulca çekildim. Çekildiğim her uzaklık benim kendime yakınlığıma dönüşüyordu. Vazgeçmemek adına çabalamak benim kolayca vazgeçilen olduğum gerçeğini yüzüme vurmuştu. Şimdi ona müteşekkirim çünkü bu duruma bir nokta koymuş ve benim sınırlarımı belirlememi sağlamıştı. Yoksa ömür boyu ben duyduğum her acı sözü huzursuz olmasın diye sindirmeye çalışıyor olacaktım. Şimdileri hepimiz artık özgürüz şükürler olsun.
Demem o ki; bende bir nevi toprak olmaya niyet ettim. Geleni kabul edip, sarıp sarmalayan. Evet şaşar beşerim ama siz de bilirsiniz ki her şey katman/basamak / mertebe adına her ne derseniz öyle ilerlerken bende bu yolda elbet büyüyeceğim. Her Mevlana’ya, dönüşümünü tamamlanması için bir Şems gerekti. Dileğim Hacı Bektaş ‘ın sınırsız sabrı ve hoşgörüsüyle sarmalanmak…🙏❤️
“Ustaya, ilahi-ebedi olana selam olsun”🙏